Türkiye, kentsel dönüşüm, dev altyapı hamleleri ve afet sonrası yeniden yapılaşma çalışmalarıyla birlikte, hazır beton ve çimento sektörlerinde tarihi bir büyüme ivmesi yakalıyor. Uzmanlar, bu projelerin yalnızca üretim hacmini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda sektörün kalite ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarını hızlandırdığını belirtiyor.
Türkiye genelinde hız kesmeden devam eden kentsel dönüşüm ve deprem sonrası yeniden yapılaşma çalışmaları, inşaat sektörünün temel direkleri olan hazır beton ve çimentoya olan talebi rekor seviyelere taşıdı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerin yanı sıra, özellikle Marmara Bölgesi'nde Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova ve Doğu/Güneydoğu'da Malatya, Elazığ, Bingöl, Kahramanmaraş, Hatay gibi deprem riski yüksek iller, dönüşümün ana merkezleri haline geldi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verileri, sektördeki hareketliliğin boyutlarını gözler önüne seriyor: 2025 yılı için Türkiye genelinde yaklaşık 5 milyon metrekarelik alanın dönüştürülmesi hedefleniyor.
Yüksek Mukavemet ve Düşük Karbon Vurgusu
Yeni inşa edilen yapılarda dayanıklılığı artırılmış beton ve modern çimento türlerinin kullanılması, sektörün kalite standardını yükseltiyor. Sektör yetkilileri, deprem riskine karşı alınan en önemli önlemin, standart karışımlara göre yüzde 20 daha yüksek dayanıklılık sağlayan yüksek mukavemetli beton ve çevresel etkiyi azaltan düşük karbonlu karışımlar olduğunu vurguluyor.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) verileri, afet bölgelerinde hayata geçirilen acil yapılaşma programlarında bu dayanıklı beton çözümlerine yönelik talebin kritik seviyeye ulaştığını gösteriyor.
Altyapı Projeleri Üretim Kapasitesini Artırıyor
Kentsel dönüşümün yanı sıra, büyük altyapı projeleri de sektör için önemli bir lokomotif görevi görüyor. Marmara, Ege ve İç Anadolu Bölgeleri’nde yapımı süren yeni otoyol, köprü, tünel ve metro hatlarının inşasında yıllık 3-4 milyon metreküp civarında hazır beton ve çimento kullanıldığı tahmin ediliyor. Özellikle İstanbul'daki metro genişletme ve İzmir'deki kapsamlı altyapı çalışmaları, sektörün üretim kapasitesini doğrudan ve hızla artırıyor.
Sürdürülebilirlik Stratejik Öneme Sahip
Sektör yetkilileri, kentsel dönüşüm ve afet sonrası yapılaşmada kalite ile birlikte sürdürülebilirliği de ön planda tutmanın kritik olduğunu belirtiyor. Bu kapsamda üreticiler, sadece güvenlik açısından değil, aynı zamanda küresel rekabette öne çıkmak için stratejik yatırımlar yapıyor.
-
Yüksek dayanımlı beton üretimi
-
Geri dönüştürülmüş agregaların kullanımı
-
Düşük karbonlu çimento çeşitlerine geçiş
-
Üretim süreçlerinde otomasyon sistemlerinin güçlendirilmesi
gibi adımlar atılıyor. Uzmanlar, bu yatırımların, Türkiye'nin küresel çimento ve beton piyasasındaki rekabet gücünü artırması açısından stratejik bir öneme sahip olduğunun altını çiziyor.





