Sürdürülebilir çözümlerin fon kesintileriyle karşı karşıya kaldığı bir dönemde, "masif ahşap" adı verilen mühendislik ürünü kereste, ABD ve Avrupa'da inşaat sektöründe sessiz sedasız bir devrim yaratıyor. Google, Microsoft ve Under Armour gibi teknoloji ve perakende devleri, hem çevre dostu olması hem de çalışan refahını artırması nedeniyle yeni kampüs ve ofis binalarında bu yenilikçi malzemeyi tercih ediyor.
İnşaatlarda Masif Ahşap Kullanımı %20 Oranında Arttı
ABD'de masif ahşap kullanılarak inşaat yapımı 2015 yılında başladı ve o tarihten bu yana proje sayısı her yıl yaklaşık %20 oranında arttı. Günümüzde ülkede tamamlanmış veya yapım aşamasında olan 2.500'den fazla masif ahşap projesi bulunuyor. Ahşap endüstrisi uzmanları, bu yılı masif ahşap inşaatı için bir "dönüm noktası" olarak nitelendiriyor.
Mercer Mass Timber'dan Ricardo Brites, bu yükselişin devam edeceğini belirtirken, kar amacı gütmeyen WoodWorks kuruluşundan Bill Parsons, "Çalışanları çekmek için en iyi ofis alanını yaratmak isteyen teknoloji firmaları ve büyük şirketler var. İyi bir ofis, insanlar için her zaman önemli olmuştur ve bu ofisler genellikle ahşap ofisler oluyor," diyor.
Peki Neden Masif Ahşap Bu Kadar Popüler Oldu
Masif ahşap, kereste katmanlarının birbirine yapıştırılarak tek ve sağlam bir yapı elemanı haline getirilmesiyle üretilir. En yaygın türleri, katmanların birbirine dik açıyla yerleştirildiği çapraz lamine ahşap (CLT) ve katmanların paralel olarak istiflendiği tutkallı lamine ahşap (glulam)'tır.
Peki bu malzeme neden bu kadar popülerleşti?
1. Düşük Karbon Ayak İzi
Birleşmiş Milletler'in 2023 raporuna göre, binalar ve inşaat sektörü küresel sera gazı emisyonlarının %37'sinden sorumlu. Sadece çimento ve çelik üretimi bile küresel emisyonların %11'ini oluşturuyor. Masif ahşap ise bu durumu tersine çevirme potansiyeline sahip. Aynı rapora göre, geleneksel malzemeler yerine masif ahşap kullanmak küresel emisyonları %14 ila %31 arasında azaltabilir.
Örneğin, mimarlık firması Gensler'a göre Under Armour'ın Baltimore'daki yeni binası, çelik ve beton yerine masif ahşap kullanarak gömülü karbon salınımını %69'un üzerinde azalttı.
2. Çalışan Refahı ve Estetik
Masif ahşap binaların sadece çevreye değil, içinde yaşayan ve çalışan insanlara da faydası var. Yapılan araştırmalar, özellikle ahşabın göründüğü mekanlarda yaşamanın veya çalışmanın, insanların ruh sağlığını ve refahını iyileştirdiğini, hatta kan basıncını ve kalp atış hızını düşürdüğünü gösteriyor.
Virginia Tech'ten Doç. Dr. Edward Becker, "İnsanlar masif ahşap bir binaya ilk kez girdiklerinde başka bir açıklamaya gerek kalmıyor. Bina daha iyi hissettiriyor, daha iyi kokuyor ve daha iyi görünüyor," diyor.
3. İnşaat Hızı ve Maliyet Avantajı
Masif ahşap, betona kıyasla çok daha hafif olduğu için temel maliyetlerini düşürür. Ayrıca, parçaların fabrikada önceden üretilmesi (prefabrikasyon) sayesinde şantiyedeki montaj süreci çok daha hızlıdır. Bu da daha düşük işçilik maliyetleri ve daha kısa inşaat süreleri anlamına gelir. Başlangıçtaki malzeme maliyeti biraz daha yüksek olsa da, inşaat sürecindeki bu tasarruflar toplam maliyeti dengelemektedir.
En Yaygın Endişe Yangın Riskinin Yüksek Olması
Yangın riski, masif ahşapla ilgili en yaygın endişelerden biridir. Ancak uzmanlar, bu malzemenin yangına karşı tahmin edilenden çok daha dayanıklı olduğunu ve çelik ya da beton binalarla benzer bir performans sergilediğini belirtiyor. ABD ve Fransa gibi ülkelerde yapı yönetmelikleri, bu malzemenin güvenliğini kabul ederek çok katlı ahşap binalara izin verecek şekilde güncellenmiştir.
Bir diğer kritik konu ise sorumlu orman yönetimidir. Malzemenin sürdürülebilirliğinin temel şartı, FSC (Orman Yönetim Konseyi) ve SFI (Sürdürülebilir Ormancılık Girişimi) gibi sertifikalara sahip, ormansızlaşmayı önleyen kaynaklardan tedarik edilmesidir.
Kuzey Amerika'da talep arttıkça yerel üretim de hızlanıyor. Ancak sektör, bu teknolojinin onlarca yıldır geliştiği Avrupa'dan yapılan ithalata hâlâ bağımlı durumda.
Gelecekte ise uzmanlar, tamamen ahşap binalar yerine çelik ve ahşabın bir arada kullanıldığı "hibrit binaların" yaygınlaşacağını öngörüyor. Bu simbiyotik yaklaşım, her iki malzemenin de en iyi özelliklerini bir araya getirerek inşaat sektörünün geleceğini şekillendirecek gibi görünüyor.