Bir arsa aldınız, hayallerinizdeki evi yaptırmak istiyorsunuz. Ya da belki de bir müteahhit olarak yeni bir projeye başlıyorsunuz. İlk yaptığınız şey nedir? Eşten dosttan tavsiye almak, internette araştırma yapmak ve "ustaların" söylediklerine kulak kabartmak, değil mi? İşte tam da bu noktada, nesilden nesile aktarılan bazı yanlış bilgiler, projenizin daha başlamadan mayınlı bir tarlaya dönmesine neden olabilir.

Gelin, bu sektöre dair en yaygın 8 yanlışı mercek altına alalım ve doğrularıyla aydınlanalım.

Yanlış 1: En Ucuz Teklif, En İyi Tekliftir

Ah, o meşhur en düşük fiyat! Bir projeye başlarken cepten çıkacak parayı düşünmek en doğal hakkımız. Birden fazla yerden teklif alınır ve gözler hemen en alttaki rakamı arar. Peki, bu gerçekten en akıllıca hamle mi?

Gerçek: İnşaat, "ucuz etin yahnisi" deyişinin belki de en çok geçerli olduğu sektörlerden biridir. Aşırı düşük bir teklif, genellikle şu üç şeyden birinin habercisidir: kalitesiz malzeme kullanımı, sigortasız ve vasıfsız işçilik ya da işin ilerleyen aşamalarında karşınıza çıkacak "ekstra maliyetler". Unutmayın, kaliteli bir işçilik ve standartlara uygun bir malzemenin belli bir bedeli vardır. Başlangıçta biraz daha fazla ödemek, sizi ileride doğabilecek onarım, tadilat ve hatta hukuki masraflardan kurtaran en büyük sigortanızdır.

Yanlış 2: "Bizim Usta İşini Bilir, Mühendise/Mimara Ne Gerek Var?"

Özellikle küçük ve orta ölçekli işlerde sıkça duyulan bir cümledir bu. Yılların tecrübesine sahip bir ustanın bilgisine elbette paha biçilemez. Ancak bu, projenin mimari ve statik bütünlüğünü bir kenara itebileceğimiz anlamına gelmez.

Gerçek: Usta, mühendis ve mimar bir orkestranın farklı enstrümanları gibidir. Usta, projenin sahadaki uygulayıcısıdır; tecrübesiyle işi hayata geçirir. Mimar ise projenin ruhunu, estetiğini ve fonksiyonelliğini tasarlar. Mühendis ise o ruhun ayakta kalmasını sağlayan iskeleti, yani statik hesaplamaları, malzeme dayanımını ve en önemlisi güvenliği garanti altına alır. Birini diğeri için feda etmek, hem yasal olarak suçtur hem de yapınızın güvenliğini ve değerini riske atmaktır.

Yanlış 3: İnşaat Dediğin Kaba Kuvvettir, Teknolojiye Yer Yoktur

Kazma, kürek, harç ve ter... İnşaat denince hala birçok kişinin aklına bu ilkel tablo geliyor. Teknolojinin bu sektöre pek uğramadığı düşünülüyor.

Gerçek: Bu, belki de en büyük yanılgılardan biri. Günümüz inşaat sektörü, en son teknolojilerin kullanıldığı bir merkez haline geldi. Projelerin üç boyutlu olarak modellendiği BIM (Yapı Bilgi Modellemesi), şantiye ilerlemesini takip eden dronelar, artırılmış gerçeklik ile yapılan kontroller, enerji verimliliği sağlayan akıllı malzemeler ve proje yönetimini kolaylaştıran yazılımlar artık standart uygulamalar arasında. Teknoloji, hem maliyetleri düşürüyor, hem iş güvenliğini artırıyor hem de projelerin çok daha hızlı ve hatasız tamamlanmasını sağlıyor.

Yanlış 4: "Hızlı Bitirmek Makbuldür, Zaman Kaybetmeyelim"

"Temeli attık, üç aya biter." Bu aceleci tavır, maalesef birçok projenin kâbusu olur. Betonu döktükten sonra "priz almasını" beklemeden bir sonraki aşamaya geçmek, sıva kurumadan boyaya başlamak gibi aceleci adımlar, kısa vadede zaman kazandırıyor gibi görünebilir.

Kaba İnşaat mı, İnce İşler mi Daha Çok Tutar?
Kaba İnşaat mı, İnce İşler mi Daha Çok Tutar?
İçeriği Görüntüle

Gerçek: İnşaatta her malzemenin ve her sürecin bir "olgunlaşma" süresi vardır. Betonun mukavemetini kazanması, sıvanın tam olarak kuruması, yalıtım malzemelerinin yerleşmesi... Bunların hepsi belirli bir zaman dilimi gerektirir. Bu süreleri kısaltmak, yapının ömründen çalmak demektir. İleride oluşacak çatlaklar, nem sorunları ve taşıyıcı sistemdeki zafiyetler, o "kazanılan" birkaç haftanın bedelinin çok daha ağır olmasına neden olur. Sabır, inşaatın en büyük erdemidir.

Yanlış 5: İş Güvenliği Önlemleri Sadece Bürokrasidir, Maliyeti Artırır

Baret takmak, emniyet kemeri kullanmak, iskele filesi çekmek... Bazıları için bunlar sadece işi yavaşlatan ve maliyeti artıran gereksiz teferruatlar gibi görünebilir.

Gerçek: İş güvenliği bir maliyet kalemi değil, bir yatırımdır. Hem de en değerlisine, yani insan hayatına yapılmış bir yatırım. Yaşanacak en ufak bir iş kazasının vicdani yükü bir yana, getireceği yasal yaptırımlar, işin durması ve tazminat maliyetleri, tüm güvenlik önlemlerinin toplam maliyetinden katbekat fazladır. Güvenli bir çalışma ortamı, aynı zamanda işçinin motivasyonunu ve verimliliğini de artırır.

Yanlış 6: "Söz Uçar Yazı Kalır" Ama Biz Sözle Anlaşırız

Karşılıklı güvene dayalı, el sıkışarak yapılan anlaşmalar kulağa ne kadar hoş gelse de inşaat gibi çok fazla detayı olan bir sektörde bu durum, potansiyel bir felaket senaryosudur.

Gerçek: Projenin kapsamı, kullanılacak malzemelerin markası ve modeli, ödeme takvimi, işin teslim süresi, gecikme durumundaki cezai şartlar... Tüm bu detayların harfi harfine yazıldığı bir sözleşme, her iki taraf için de bir can simididir. "Ben öyle demek istememiştim," "O iş dahil değil sanıyordum" gibi anlaşmazlıkların önüne geçmenin tek yolu, her şeyi en başından net bir şekilde kağıda dökmektir.

Yanlış 7: Tadilat ve Güçlendirme, Yeni Yapmaktan Daha Kolay ve Ucuzdur

Mevcut bir binayı yenilemek veya depreme karşı güçlendirmek, sıfırdan bir bina yapmaya göre daha basit bir işlem gibi algılanır.

Gerçek: Çoğu zaman tam tersi geçerlidir. Mevcut bir yapıda çalışmak, birçok bilinmeyeni de beraberinde getirir. Binanın mevcut taşıyıcı sisteminin durumu, gizli tesisat hatları, zamanla yıpranmış malzemeler gibi sürprizler, hem süreci uzatabilir hem de maliyeti beklenmedik şekilde artırabilir. Güçlendirme projeleri ise apayrı bir uzmanlık ve hassas mühendislik hesapları gerektirir. Bazen, yıkıp yeniden yapmak gerçekten daha ekonomik ve güvenli bir çözüm olabilir.

Yanlış 8: Isı ve Su Yalıtımı Lükstür, Olmasa da Olur

Bütçe sıkıştığında ilk kısılan kalemlerden biri maalesef yalıtım olur. "Üstüne bir kat daha boya çekeriz, hallolur" mantığı oldukça yaygındır.

Gerçek: Yalıtım, binanızın sağlığı ve sizin konforunuz için bir lüks değil, temel bir ihtiyaçtır. İyi bir ısı yalıtımı, kışın ısıtma, yazın ise soğutma faturalarınızı yarı yarıya düşürebilir. Kendini birkaç yıl içinde amorti eden nadir yatırımlardandır. Su yalıtımı ise binanızın taşıyıcı demirlerini korozyondan (pastan) koruyan bir zırhtır. Paslanmış bir demir, taşıma kapasitesini kaybeder ve bu durum, yapının deprem güvenliğini doğrudan tehdit eder.

İşaat sektörü tuğla ve betondan çok daha fazlasıdır. Bilgi, tecrübe, planlama ve vizyon gerektiren komplike bir organizmadır. Bu yanlışları bir kenara bırakıp her adımı bilinçli bir şekilde attığınızda, hayallerinizdeki yapıların sadece güzel değil, aynı zamanda güvenli ve uzun ömürlü olmasını da garanti altına alırsınız.