Prestijli İngiliz bilim dergisi Nature'da yayımlanan çarpıcı bir rapor, küresel inşaat sektörünün iklim kriziyle mücadeledeki kritik rolünü gözler önüne seriyor. Avrupa ve Çin'den araştırmacıların hazırladığı rapora göre, inşaat endüstrisinin küresel karbon ayak izi son otuz yılda iki katına çıktı ve 2050 yılına kadar bir kez daha iki katına çıkma yolunda ilerliyor.

Raportörler, sektörün bu gidişatını sürdürmesi halinde, sadece bina endüstrisinin tek başına Paris Anlaşması'nın küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlama hedefini boşa çıkaracağını belirtiyor.

Karbon Yükünün Baş Sorumlusu Çimento

İnşaat sektörünün 2022'deki toplam karbon emisyonlarının yarıdan fazlası, yani %50'den fazlası, çimento bazlı malzemelerden kaynaklandı. Emisyonların %37'si ise nakliye, makine kullanımı ve şantiye içi faaliyetlerden oluşurken, cam, plastik, kimyasallar ve diğer biyomalzemelerin payı %6 olarak kaydedildi. Bu yüksek emisyon oranları neticesinde, inşaat sektörü 2022'de toplam küresel karbon emisyonlarının %33'ünden sorumlu hale geldi; bu oran 1995'te %20 civarındaydı.

Özellikle malzemelerden kaynaklanan emisyonlar, eskiden şantiye işlerinin daha yüksek karbon ayak izi bıraktığı dönemlere kıyasla, bu süre zarfında katlanarak arttı.

Inşaat Sektörünün Karbon Ayak Izi 1995 Ve 2022'Deki Karşılaştırma

Konut ve Altyapı İnşaatlarının Hızlanacağı Bekleniyor

Rapora göre, gelişmiş bölgelerdeki inşaat malzemesi emisyonları nispeten sabit kalırken, gelişmekte olan bölgelerde durum tam tersi. Örneğin, Çin'in inşaat karbon ayak izi 1995 ile 2022 yılları arasında %43'ten %73'e fırladı; Brezilya'da ise bu oran %28'den %57'ye ulaştı.

Bu durumun gelecekte daha da kötüleşmesi bekleniyor. Raporda, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 80 milyon artarak 9,7 milyara ulaşacağı ve bunun konut ve altyapı inşaatını kaçınılmaz olarak hızlandıracağı öngörülüyor.

Sosyal konut öncesi inşaat malzemelerinde fiyat artışı
Sosyal konut öncesi inşaat malzemelerinde fiyat artışı
İçeriği Görüntüle

Yapısal Dönüşüme İhtiyaç Duyuluyor

Araştırma ekibi, "tarihsel atalete" batmış olan bu endüstriyi dönüştürmek için acilen "yapısal bir dönüşüme" ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Sektörün gidişatını değiştirmek için geleneksel malzemeler olan çimento, çelik ve tuğlaya olan bağımlılığın azaltılması ve Portland çimentosuna düşük karbonlu, alkali bazlı alternatifler gibi yeni nesil malzemelerin kullanılması öneriliyor.

Rapor, "Hareketsizlik sadece küresel ısınmayı hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda gelecek nesiller için sürdürülebilir bir gelecek yaratma çabalarını da baltalayacaktır" uyarısıyla son buluyor. İnşaat sektörünün bu köklü değişime ayak uydurması, Paris Anlaşması'nın başarısı için hayati önem taşıyor.